Kendini ve evreni merak eden herkesin yolu meditasyonda buluşabilir.

27-31 Mayıs tarihlerinde Fethiye de bulunan Pastoral Vadi de gerçekleşen Thailand merkezli Peace Revolution‘ın, MENA Salam Barış Buluşması na 21 günlük bir online eğitim ve mülakat sonunda katılma şansım oldu. Bu etkinlik ile ilgili izlenim ve hislerimi yazmamın birçok insana iç huzur ve barış dolu bir hayatı sürme konusunda fikir sağlayacağını düşündüğüm için paylaşmaya karar verdim.

Öncelikle programı nereden bulduğumdan başlamalıyım sanırım.

Dünya daha önce hiç yaşamadığı kadar büyük baskılar altında, dolayısıyla yaşayan tüm türlerde. Kitleler halinde yaşanan bu zehirlenme durumunun en büyük sorumlusu ise insan. İnsan kendi kendini zehirlemeyi durdurmayı denemeye çalışmayan bir canlı türü. Çünkü düşünebilen tek mahluk olması sebebiyle doğayı bütünüyle bildiğini ve ona hükmedebileceğini zanneder. Kendi amaçlarına ulaşmak için bencilce doğaya el koyar, tahrip eder ve tüketir. İnsan kendini bu keyfi hareket şeklinin tehlikeleri üzerine kafa yormaya mecbur hissetmediğinden, bugün dünya böylesine hazin bir durumdadır.

Bu tahribat ve zehirlenme, ilk olarak ne trajikomiktir ki insan zihni ile bedeninin uyumlu olma sorunları ile baş gösterir ve çeşit çeşit psikolojik başlığı adı altında yeni semptomun ortaya çıkması ile devam eder. Tıp bulgularda yetersiz kalır çünkü zihnin henüz büyük kısmı ile ilgili bilgiye sahip değilizdir. Sadece bedene indirgenen bireylerin zihinsel süreçleri tıp için bir muamma halini alır. Oysa bedeni zihinden, zihni bedenden hangi kesin buluşla ayırdığımız konusunda net bir tezimiz yoktur.

Bedenimizin sistem içerisinde yaşadığı yoğun baskı, zihnin berraklığını kaybetmesine, zihne yapılan aşırı baskı ise bedenimizin direncini kaybetmesine sebep oluyor. İşte bu sebeple beden ve zihnin bir uyum içerisinde hayata devam etmesi önemi ortaya çıkıyor. Birçok gereksiz bilgi, kalabalık düşünce ve gürültü içinde şeffaflığını kaybeden zihin, açık bir şekilde aslında içinde hep barındırdığı cevaplara, bulanıklaşması sonucu ulaşamıyor. Sorunlar çözülemez, suratlar gülemez ve her şey üstesinden gelinemez gibi bir hal alıyor.

Böyle zamanlardan birinde kendime sorduğum soru şu oldu; Zihnimiz bizi yanlış yönlendiriyor olabilir mi? Niçin sadece sorunlara, çözülemezlere ve negatiflere odaklanıyoruz. İnsanların sadece olumluya yönelmesinin önünde ki engel nasıl kaldırılabilirdi.

Elbette cevabı kafamın içinde ki masaüstünün, karmakarışık klasörlerinde bulamadım. Ancak soruyu bir kere sormuştum ve bu doğru soruydu. Bu soru beni cevap için yola çıkardı. Klasör, klasör gezdirdi.

Çocukluğumuzdan itibaren aldığımız ‘eğitim şekli doğru değildi. Ailelerimiz, zihni kullanma tekniğinin bilgisine sahip değildi. Anlamaya bile henüz başlamadığımız dönemlerde neyi yapMAMAmız gerektiği haykırılırdı. Biraz büyüdük, bizler de neyi yapamayacağımız, neyin olmayacağı üstüne konuşur olduk. Öğrenemedik haliyle. Ailelerimiz bu bilgiye sahip olsa dahi eğitim kurumlarımız ve sistemimiz bu bilgiyi unutturmak ve sadece kendi müfredatını ezberletmek isterdi sanırım. Hayati öneme sahip bu bilgiye ulaşmak için nereye başvurmalıydım peki?

Zihnimi bu yaştan sonra kim yeniden eğitebilirdi. Bir öğretmen olacaksa ona nasıl güvenebilirdim? Öğretileri anlamaya çalışmak, ayda 15 kitap okumak, günde 5 film izlemek, karış karış ülke gezmek (belki biraz evet:), belgesele boğulmak, yoksa tüm öğrendiklerimi unutmak mı? Liste uzayabilir ama liste uzadıkça seçenek çoğalıyor. Seçeneğin çoğalması ise zihnime bir damla daha mürekkep damlatıyordu.

Dünyada zihni bu yönde eğiten bir yol, yöntem var mıydı?

Vardı, hem de bilgilerin içinde en sevdiğim tür olan, ‘kadim bilgiler vardı. Kökleri uzun uzun geçmişe dayanan, yazıdan da önceye giden ve bugün hala merak edenlere öğretilmeye devam eden. Batının modern medeniyetine kişisel gelişim paketleri içinde parçalanarak yerleştirilmiş ve satışa çıkarılmıştı bile. Oysa bu bilginin tüm insanlığa hiçbir beklentiye girmeden acilen yayılması gerekmez miydi? İçinde bulunduğumuz kapitalist düzen bireylerin düşünme ve sorgulama mekanizmasını kullanmasına izin vermediği için ve sadece sistemin uygun gördüklerini rengarenk ambalajlayıp hazır bir şekilde sunduğu için, bu kadim bilginin de insanlara acilen duyurulması gerekliliğini büyük bir özenle gizlemişti.

Sorun yok bilgiye ulaşmak istediğinizi düşünmeniz sizi bilgiye doğru götürecektir. Her şey aslında bu kadar basit. Ancak düşünmenin yöntemini öğrenmek için biraz çalışmak gerekir.

Tam bu bilginin izini sürmeye başlayacakken, çok sevgili arkadaşlarım Cem ve Seden İzmir e bizi görmeye geldiler. Gelirken de harika bir hediye getirdiler. Kitabın adı ‘Bardo . Bardoyu okumaya başladım ve bittiğinde gerekli ipucuna ulaşmıştım, ardından sadece izleri takip etmeye başladım. Bir meditasyon halinde yaşamak, tek yapmam gereken buydu. Her şart ve koşulda Pozitif kalabilmenin yolunu öğreten bilgiye ulaşmıştım. Çalıştığım iş yerimden yıllık izne ayrıldım ve Tayland a gitmeye karar verdim. Çeşitli meditasyon yöntemleri ile ilgili bilgilere ulaştım. Bazılarına bizzat katılma şansım oldu. Ancak hayatımın bir parçası haline getirme konusunda büyük zorluklar yaşadım. İş hayatına meditasyonu entegre etmek büyük bir lüks gibi geliyordu, çoğu kez zamansızlığı bahane ettim.

Öğretinin en güzel tarafı, hiçbir din ve ideoloji ile yakından uzaktan alakasının olmamasıydı. Çünkü Budizm bir din değildi. Buda nın öğretilerini takip ediyor olmaları da benim kendime katmak istediğim kısım henüz hiç değildi. Çünkü birilerini takip etmek değil, kendi rotamı belirlemek istiyordum. Bununla birlikte Meditasyon sadece Budistlerin kullandığı bir yöntem de değildi. Yani kısacası ben sadece kendi zihinsel potansiyelimi daha düzgün yönlendirmenin yollarını arıyordum.

Devamlı Tayland a, Hindistan a ya da Nepal e meditasyon yapmaya gidecek halim yoktu. Ambiyans güzeldi ve bir seyahat halinin verdiği uzaklıkla ‘bana ulaşmak daha kolay oluyordu. Ancak döndükten sonra tek başıma yaptığım denemelerde, istikrarı devam ettirme konusunda sıkıntı yaşıyordum. Bu durumun daha sonra meditasyonun en önemli parçası olan ‘sabır ile ilgili olduğunu öğrendim. Aslında sabrın benim gündelik hayatıma yerleştirmekte en çok zorlandığım şey olduğunu fark etmem de bu şekilde ortaya çıkmış oldu.

Peace Revoluation ise; online olarak bana meditasyonu vazgeçilmez hale getirecek bir program arayışı içindeyken bulduğum bir mucize oldu.

Online olarak bir monk (rahip) eşliğinde eğitimlerinize aşama aşama devam ediyor ve her meditasyon sonunda bir blog tutuyordunuz. Bu blog sizin ustalarınız tarafından okunuyor ve meditasyonda neyin yanlış ve doğru gittiği ile ilgili yönlendirmeler yapabiliyorlardı. 42 günlük bir kendini geliştirme eğitimini kesintisiz devam ettirebilirseniz, hissedeceğiniz şeyle ilgili şuan ben ne söylersem yanlış olabilir. Çünkü kendi meditasyonunuzda kendinizle baş başa kalma şansını yaratmış olursunuz. Sizin kendinizle ne yapacağınız başlı başına bir yolculuk olur. Buna benim kendi deneyimimi yazmam ise sizin de aynı beklentiye girmenize sebep olabilir. Bu sebeple sadece kısaca hiçliği hissetmenizi, boşluğa düşmenizi ve bir bebeğinkine benzer kahkahalara dalarak O anda kalmanızı önerebilirim. Barış dediğimiz o müthiş hal, tüm evrenle, tüm kavramlarla, tüm gerçeklerle, tüm canlılarla ama en önemlisi kendinizle barış halidir. Aslında bu metod zihni kavramsal düşünme modundan ayırmak ve gerçeği doğrudan kavramak amacını taşıyor. Kendi gerçekliğinizin farkına varmanız ve katman katman negatifliğin altında saklı kalmış enerjinizin size ulaşmasına yardımcı oluyor. Bu enerji günlük hayatınızın tamamen sizin kontrolünüzde kalmasını sağlarken, belki yanında başka harika ikramlarda da bulunuyor olabilir. Bu sınırsız şifadan faydalanmak benim için diğer bildiğim her yoldan daha kolay, ucuz hatta bedava ve eğlenceli.

Fethiye deki etkinliğe gelecek olursak, kolektif bir bilinç hali yaratma, Rahip LP John ile tanışma ve daha derin bir meditasyon yolculuğuna başlamak üzere Kuzey Afrika dan barış özlemi çeken ve şiddetsiz bir dünya için çabalayan canlarla bir araya geldik. Bir Budist rahip ile uzun sohbet etmek hayat ile ilgili bazı fikirlerinizi değiştirebilir. Bende LP John dan kadın rahipler ile bilgiler almayı tercih ettim. Kadın rahip yoktur, ‘Nun (rahibe) vardır cevabını aldım. Tahmin ettiğimden daha çok kadın rahibe olduğunu ancak kadın tarihinin eril iktidar tarafından yazılması neticesinde kayıtların sağlıklı olmadığını anlamış oldum. Kutsal olan her şeyin erkeklerle ilişkilendirilmesi, o şeylerin benim için inandırıcılıklarını kolaylıkla kaybetmesine sebep oluyor. Ancak işin ilgilendiğim kısmı bu olmadığı için rahip john u fazla zorlamıyorum.

Kendini ve evreni merak eden herkesin yolu meditasyonda buluşabilir. Bunu deneyen ve uygulayan bir insan olarak yazmamın sebebi, böyle bir bilginin daha çok insana ulaştırılmasının kazandıracağı güzellikleri hissetmemden kaynaklıdır. Görmek istediğiniz değişimin kendisi olmanız yolunda ihtiyaç duyduğunuz gücü sağlayacak, tahmin ettiğinizden daha neşeli bir yaşam şekli yaratacak, yaratıcılığınızı arttıracak ve aslında bilgisine sahip olduğunuz her şeyin aklınıza gelmesine yardımcı olacaktır.

Barış ve huzur dolu bir yaşam dileklerimle

Daha fazla bilgi için sayfa linki ve etkinlik videomuzu ekliyorum:

https://peacerevolution.net/

https://www.youtube.com/watch?v=Ovy20f57Vx0

Maceralarımızı takip etmek isteyenler için;

https://www.facebook.com/adventurism.net/

By Sezen SEÇGİN